top of page
Son Yazılar

Her güne bir şiir

  • dilarademirgul
  • 15 May 2018
  • 2 dakikada okunur

Dün işimin azlığı ve biraz da keşfetme duygularımla beraber bloglarda gezindim durdum. Kişisel gelişim ile ilgili yazılar-bloglar okumak bana o kadar iyi geliyor ki son zamanlarda. Yazılanları okudukça kendi hayatımı düşünüyorum, daha da sorguluyorum ve daha önce hiç düşünmediğim konulara parmak basıyorum.

Aslında bu gelişim ya da kendini tanıma adımları, biz ne dersek diyelim, sadece kişisel gelişim bloglarında-yazılarında ortaya da çıkmıyor. Gündelik hayatların anlatıldığı yazılarda da kişilerin olaylara bakış açısı ve çözüm yolları beni çok etkiliyor ve hepsinden bir şeyler öğreniyorum. Dün akşam eşimle başbaşa yemek gecemizdi. Arada bebeğimiz olmadan yemeğe çıkmak&kahve içmek çok iyi geliyor ikimize de. Günümün nasıl geçtiğini ona anlatırken harika bloglar keşfettim ve çok güzel deneyimler ediniyorum deyince konuyu açmamı istedi ve konuştukça insanların yaşadığı olaylar ve tepkilerini okuyarak hayatı daha sorguladığımı ve daha çok şey öğrendiğimi anladım, direkt şunu yapmalı-bunu yapmalı gibi bilgi yazılarının aksine.

Bu sıralar zamanın hızla akıp geçtiğini ve ruhumu beslemek&geliştirmek için neler yaptığımı düşünmeye başladım. İleride yaşlanınca geçmişe baktığımda keşke bunu daha çok yapsaydım diyeceğim şeyler elbette olacaktır ki insanoğlunun istekleri tükenmez ne de olsa; ama bu keşkelerimin az olmasını istiyorum. Şiir de benim ruhumu doyuran aktivitelerden biri. Okudukça beynimdeki çarkların çalışmaya başladığını hissettiriyor bana. Üniversitede son sınıfta tanıştığım bir arkadaşım vardı ve şiir kitaplarımızı alır, Tunalı'da kafeye gider, okuduğumuz şiirleri paylaşırdık birbirimizle. O kadar keyif alırdım ki bu eylemimizden.

Şu anda bu tarz bir arkadaşım yok ama çok isterim şiirleri paylaşmayı ve okudukça buraya da yazmaya karar verdim. Dün bu amaçla da gittim uzun bir aradan sonra kendime şiir kitabı aldım arada bir açıp okurum ve düşünürüm diye...

Ruhumuzu besleyeceğimiz verimli günler dileğiyle;

Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yani ağır bastığından.

Nazım Hikmet

Yorumlar


Etiketler
Arşiv
bottom of page