Bir balayı hikayesi : Maldivler
- dilarademirgul
- 3 Eyl 2016
- 3 dakikada okunur

Merhabalar....
Yaklaşık 2 yıl önce evlenen biri olarak balayı hikayesini anlatmanın zamanı çoktan geçmişti bile. Nişan ve düğün arasında 8 aylık bana göre kısacık, eşime göre uzuun bir süreçte balayımıza karar vermek de bir hayli vaktimizi aldı. Her zaman küçük bir adada yaşama hayali kuran bir Dilara, balayında bu hayalini kısa süreliğine de gerçekleştirmeliydi. Neredeyse gidilebilecek tüm adaları araştırdık tabi: Fransa ve İspanya'nın adalarından, Hawai, Seyşeller ve Maldivler'e kadar ve Maldivler'de karar kıldık.
Öncelikle tur şirketi ile hiçbir yere gitmediğimizi belirtmek isterim. Bize göre tur şirketleri ile uçak bileti ve otel ayarlamak daha pahalı, hele bu yaşta bir sürü tanımadığın insanla ve sabit programa uyarak tura gitmek çok gereksiz. Her şeyi hem kendimize uygun fiyatlarda ve koşullarda, hem de araştırarak yapmanın zevki paha biçilemez :)
Neden Maldivler derseniz: bembeyaz kumların olduğu minnacık bir ada ( minnacık derken yarım saatte tüm adanın çevresini yürüyebiliyorsunuz), İstanbul'dan sadece 7 saat uzaklıkta olması, adalara ulaşımın deniz helikopteri ile sağlanması ve bu deneyimi de yaşamak, etrafta koşuşturan çocukların olmaması ve özel hayata önem verilmesi ve tabi Hawaii, Seyşeller, Bora Bora vb. yerlerden daha uygun fiyatlı olması.
Maldivler'i anlatmaya geçmeden kısaca bu sevimli adalar, Hint Okyanusu'nda1,200 adadan oluşan bir devlet. Adaların büyük çoğunluğunda yerleşim yok. Yerleşim olanların ise bir kısımda sadece otel var. Şeritla yönetilen bir ülke olan Maldivler'de halkın içki içmesi yasak ama otel olan adalarda turistlerin içkisine ve kıyafetlerine tabi ki karışılmıyor. Ülkenin en büyük gelirinin turizmden olduğu düşünülürse çok da hoşgörülü olduklarını anlayabiliriz. Başkent Male'yi son gün gezerken tabi saygı adına çok kısa giyinmemiştim ben, onun dışında rahatsınız yani.
Ulaşım:

Ağustos'un 11'inde Ankara'dan yola çıktık, İstanbul aktarmalı olarak Türk Hava Yolları ile Maldivler'in başkenti Male'ye vardık.
Male havalimanından deniz helikopterine bineceğimiz alana shuttle ile gittik ve kısa bir beklemeden sonra denizin üzerindeydik. Helikopter çok gürültülü olduğu için kulaklarımıza tıkaç veriliyor ve kullanmanızda fayda var. Deniz helikopterini nasıl ayarlamalıyız derseniz, onu otel ile konuştuğunuzda ayarlıyorlar ve ücrete dahil ediyorlar. Maalesef birazcık pahalı deniz helikopterleri ama adanız Male'ye yakın ise feribot ile de geçebilirsiniz. Bizim adamız Raa Atol'deydi, yani yaklaşık 45 dakikalık uçuş demek bu. Helikopterdeki en komik sahne ise, pilotun çıplak ayaklı helikopteri kullanmasıydı. Ben o sahneyi görünce korktum tabi 'Hint Okyanusu'na düşersek noluruz' diye ama Trans Maldivian deniz helikopterleri hiç kaza yapmamasıyla tanınmış bir şirketmiş.
Otel:

Otelimizi booking.com'dan ayarladık bknz: Adaraan Meedhuparu Maldives. Öyle aşırı lüks değildi, 4 yıldızlı bir otel. Burada en önemlisi bize göre her şey dahil sistem olmasıydı. Sadece adada olacağınız için ve ada sadece bir otelde oluştuğu için başka yerden yemek ve içki alamazsınız. Bu nedenle her şey dahil sistem en mantıklısı.
Oteldeki çalışanlar çok yardımsever ve tatlıydılar. Özellikle sinek ısırıklarına maruz kalan vücudum nedeniyle odayı sürekli ilaçladılar. Adada daha önce görmediğiniz böcek ve hayvanların yanı sıra göremediğimiz ama sivrisinek gibi ısıran bir böcek de vardı ve nedense hepsi beni ısırdı. Yanınızda sinek ilacı vb. taşımakta fayda var.
Yemekler:
Yemeklere gelirsek hint yemekleri ağırlıkta tabi ve her şey baharatlıydı ama akşamları farklı konseptlerde yemek geceleri olduğundan çok sorun olmadı. Tabi en iyisi Avrupa gecesiydi :) İçkiler güzel olmakla beraber hindistan cevizi içinde kokteyl içmek ayrı bir zevkti tabi :) Aa bir de pina colada kokteyl favorim oldu orada.
Son gün Male'yi de gezme fırsatı bulduk ve tabi ki pazara gitmek istedim :) Bizim çikita muz dediklerimizden, mangolar, hindistan cevizleri ve adını bilemediğim farklı meyveler ve baharatlarla büyülenmiş olarak pazardan çıktık. Bir de balık pazarı vardı ama balık kokusu nedeniyle orasyı es geçtik.
Deniz:

Denize gelirsek tabi ki harikaydı :) Bembeyaz kumsal, masmavi deniz, insan daha ne ister ki :) Otelin havuzunun Hint Okyanusu manzaralı olmasına da bayıldık.
Bembeyaz kumun sanırım dezavantajı ayağın bastıkça kumun içerisine batman. Bir de biz Ağustos ayında gittiğimiz için yani Güney Yarımküre'de sözde kışı yaşayan bu ülkenin (kışı bile İzmir'in yazından daha sıcak ve nemli) deniz kıyılarında deniz anası tehlikesi oluyormuş ama biz rastlamadık. Ama bu kadar berrak sularda yüzme keyfi inanılmazdı.
Maldivler'de ne yapılır konulu yazıya ise 'Biri tatil mi dedi?' bölümünden ulaşabilirsiniz :)
Şimdilik bu kadar...
Hayatımızın hep Maldivler'deki deniz gibi berrak geçmesi dileğiyle :)

Comments